Oscar, bir zamanlar umut vaat eden, şimdi ise başarısızlığa mahkum olmuş bir şairdir. Kızının okul parası için lisede öğretmenlik işine başlaması gerekir. Burada tanıştığı Yurlady, hem yoksul kökenlerinden gelen hem de büyük şiir potansiyeline sahip genç bir öğrencidir. Sahip Olup İstemediklerimiz… İşte film, şairin hem kendi iç dünyası hem de başkalarının hayatındaki etkisi üzerinden, sahip olduğumuz ama istemediğimiz yükleri ve seçimleri sorgulatıyor.
Kolombiyalı yönetmen Simón Mesa Soto’nun uzun metrajı olan bu yapım, istediklerimiz ile yaşamak zorunda kaldığımız hayat arasındaki ince çizgiyi gözler önüne seriyor. Oscar’ın şiire olan tutkusu ve tanınma mücadelesi ile Yurlady’in sahip olduğu yeteneğe rağmen şiirle arasında kurulamayan bağ, sanata dair en temel sorulardan biri olan “Sanat ne içindir?”sorusunu seyirciye yeniden düşündürüyor.
Sanatı sömürgeleştiren bir avuç insanın, fakirden ve farklılıklardan beslenerek gündemde kalması aşikar. Peki gerçekten iyi bir sanat üretmek için iyi bir insan olmak gerekli midir? Oscar, hak etmediği için mi sanatıyla tanınmıyor yoksa gerçekten acıdan beslenmek gibi bir durum mu söz konusu? A Poet, izleyiciyi bu sorularla yüzleştirirken, bir yandan da sanat, etik ve değer kavramlarının iç içe geçtiği karmaşık bir evreni gözler önüne seriyor.
Mesa Soto, sanatın sadece seçkinler için olmadığını, yoksul ve farklı kökenlerden gelen yeteneklerin de değerli olduğunu gösteriyor. Oscar’ın Yurlady’e rehberlik etme çabası, hem kendi içsel yaralarını hem de sanat dünyasının acımasız gerçeklerini gözler önüne seriyor. Mentor-öğrenci ilişkisi, yalnızca yetenek aktarımı değil; aynı zamanda hatalar, kırılganlıklar ve sosyal sınıf farklılıkları üzerinden paylaşılan bir öğrenme süreci. Film, farklı aile yapılarından gelen insanların sanat aracılığıyla bağ kurabileceğini ortaya koyarken, acının sanat üzerindeki yaratıcı etkisini sorguluyor ve gerçek ilhamın nereden geldiğini tartışmaya açıyor. Julia Cameron’un “Sanata sadece acı ilham değildir” sözü bu noktada anlam kazanıyor: İlham, yalnızca acıdan değil, paylaşım, empati ve kolektif deneyimden de doğabiliyor.






