The Life List İncelemesi: En İyi Versiyonunu Keşfetmek

Definitely, Maybe filmiyle tanıdığımız yönetmen Adam Brook’un yeni filmi, Lori Nelson Spielman’ın aynı isimli romanından uyarlandı.

Hayatını başkalarının onayı olmadan yaşamayan Alex, annesinin vefatının ardından vasiyet gereği, çocukken yazdığı ‘hayat listesi’ni tamamlamaya koyulur. Listeyle çıktığı bu yolculuk, onu geçmişin hayaletleriyle yüzleştirirken, kendi tutkularını ve kimliğini yeniden keşfedeceği yepyeni bir başlangıca dönüştürür.

The Life List, türünün en iyisi sayılmaz çünkü bir çok türe hitap etmeye çalışmış diyebiliriz ama tam bir iyi hisset filmi. Özellikle kaybolmuş bir neslin, kendini bulmaya çalıştığı şu dönemlerde insana moral veriyor. Ne zaman başladığından çok, başlamanın değerli olması ve toksik ilişkilerin bizi dibe çekmesi hakkında değerli mesajları var. Olduğumuz kişinin daha iyi bir versiyonunu bulmak sadece başlamaktan ibaret.

Alex başta sahip olduğu her şeyden memnun görünse de aslında tam olarak hangi amaç uğruna yaşadığını bilmeyen bir kadın. Bu da seyirci ile bağ kurmasını kolaylaştırıyor fakat duyguları çok fazla geçmiyor. Bunun sebebinin sadece yetersiz senaryo değil, oyuncunun performansı da olduğunu çok açık.

Filme genel olarak bakıldığında aşırı yüzeysel ve kafa yormayan cinsten. Fakat dürüst olmak gerekirse çok daha derin bağlar kurulabilirdi. Alex’in öğrencisi Ezra ile arasındaki diyaloglar o kadar yapay ve sıradandı ki, filmi izlerken kafanızda ikisi arasındaki ilişki nasıl düzeldi diye merak eden sorular bırakıyor.

bifilmkurdu bu filmi öneriyor mu?

Kendini iyi hissetmek isteyen, yolunu çizerken zorlanan herkesin bir anlık da olsa motive olmaya ihtiyac duyduğunda arayabileceği tarz bir film.