Merhabalar, öncelikle röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için çok
teşekkür ederiz! Okurlarımız için biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
Seslendirme serüveniniz nasıl başladı?
Davetiniz için ben teşekkür ederim.🙂 7 yaşındayken okul korosu ile
başlayan sanat serüvenim, lise ve üniversitede amatör tiyatro ve müzikal
topluluğu çalışmalarım ile devam etti. ODTÜ Mimarlık bölümünden mezun
olduktan sonra profesyonel olarak sahnede olmak istediğime karar verip
İstanbul’a taşındım, İÜDK Müzikal Tiyatro Bölümü’nde okudum.
Konservatuvarda öğrenciyken bir yandan da profesyonel müzikal tiyatro
kariyerime başladım. Bugüne kadar özel tiyatrolarda çok sayıda müzikalde
rol aldım. Seslendirme serüvenim bu süreçte, 2015’te başladı. Animasyon,
reklam seslendirmeleri, ardından jingle’lar geldi. Seslendirme yaparken
müzikal tiyatro oyuncusu olmamın avantajını hissediyorum açıkçası. Bir
karakteri sesinizle yaratmak keyifli bir meydan okuma içeriyor.
2017’de vizyona giren Beauty and the Beast filminde Belle’in
şarkılarını seslendirmiştiniz. Sesiniz gerçekten karaktere çok yakışıyor ve
izleyicilere büyük bir huzur veriyor. Bu süreç sizin için nasıl bir
deneyimdi? Peki, filmde seslendirmekten en çok keyif aldığınız şarkı
hangisiydi ve neden?
Beauty and the Beast masalı ile, Disney’in 1991 yapımı olan animasyon
filmi sayesinde tanışmış ve defalarca izlemiştim. Canlı aksiyon tarzında
çekilen 2017 yapımında Belle’in Türkçe şarkılarını söylemek bu nedenle
benim için çok özel ve mutluluk verici bir deneyim oldu. Filmde
seslendirmekten en keyif aldığım şarkı, karakter ile aynı adı taşıyan ‘Belle’
idi. Belle’i ve yaşadığı kasabayı tanıdığımız, hayallerinden ve tutkularından
bahsettiği, tatlı atışmalar ile dolu bu hareketli şarkıyı söylemek çok
eğlenceliydi.
Moana’yı Türkiye’de siz seslendiriyorsunuz. Bu kadar sevilen ve ilham
verici bir karaktere ses vermek nasıl bir his? Moana ile kendinizi
özdeşleştirdiğiniz yönler var mı?
Moana, bugüne kadar seslendirdiğim ve şarkılarını söylediğim en özel
karakter. Böylesine sevilmesi, çocuklara ve gençlere ilham olması,
şarkılarının milyonlarca kez dinlenmesi beni çok mutlu ediyor. 2016
yılındaki ilk Moana filminden beri, her yaş grubundan çok güzel geri
bildirimler alıyorum. Gurur ve şükran duyuyorum.
Moana’nın cesareti, özgürlüğüne düşkün oluşu, hayallerini ve atalarının
bilgeliğini takip edişi, bilinmeyeni keşfetmeye olan tutkusu, umutsuzluğa
kapıldığında yeniden ayağa kalkabilmesi, her koşulda eğlenmeyi ihmal
etmemesi bana ilham oluyor.
Moana aynı zamanda feminist bir ikon. Genç bir kadın olarak babasından
‘şef’liği devralıp halkının önderi oluyor. Gücünü bir prense ya da otorite
figürüne teslim etmeden, dostlarının yardımıyla, tehlikeli durumlarla
yüzleşip okyanusu aşıyor. Halkların birliğini sağlamak ve doğaya canlılığını
yeniden kazandırmak gibi oldukça zor görevlerin üstesinden geliyor. Tüm
bunlar bana kalırsa onu birçok Disney prensesinden ayırıyor ve özellikle kız
çocuklarına güzel bir mesaj veriyor: ‘Hayallerine ulaşabilecek güce
sahipsin.’
Özellikle seslendirmek istediğiniz bir Disney karakteri var mı? Henüz
ses vermediğiniz ama dublajını yapmayı çok istediğiniz bir karakter oldu
mu?
Oyunculuk paletimdeki renkleri kullanabilmek adına, mümkün olduğunca
birbirinden farklı karakterler seslendirebilmek güzel olurdu. Disney
yapımlarındaki anti-kahramanlar bu anlamda beni heyecanlandırıyor.
Örneğin, 2021 yılında yayınlanan Cruella filminde Cruella’yı seslendirmeyi
çok isterdim. Karakterin gölge yönlerine ve yaşadığı dönüşüme ses vermek
keyifli bir deneyim olabilirdi.
Son olarak, her konuğumuza sorduğumuz klasik bir sorumuz var: En
sevdiğiniz Disney filmi hangisi ve bu film sizin için neden özel?
Moana’ya ses verdiğim ve onu gerçekten çok sevdiğim için bu soruyu
tarafsız biçimde yanıtlayabilmem oldukça zor. 🙂 Bununla birlikte beni çok
etkileyen bir diğer film, 2020 Pixar-Disney ortak yapımı olan ‘Soul’dur.
Hayatın anlamı, tutku ve kendini keşfetme gibi derin konuları harika
müzikler ve muhteşem görseller eşliğinde işliyor film. Anı yaşamanın ve
küçük mutlulukların değerini hatırlatıyor. Bana hem farkındalık hem de
farklı bakış açıları kazandırdı. Bu anlamda Soul’un bende yeri ayrıdır.






