Röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Öncelikle, gerçekten büyük bir hayranınızım. Pixar için yaptığınız işler inanılmaz ve her biri görsel hikâye anlatımında büyük bir etki yaratıyor. En çok merak ettiğim soruyla başlamak istiyorum…
İşinizle ilgili en sevdiğiniz şey nedir?
Aydınlatma Görüntü Yönetmeni ile iş birliği yaparak filmlerimiz için sinematik bir dil tasarlamaktan gerçekten keyif alıyorum. Ayrıca, inanılmaz yetenekli layout ekibimle birlikte sadece estetik açıdan güzel değil, aynı zamanda hikâyeyi güçlendiren ve karakterlerin duygularını destekleyen anlamlı kareler oluşturmayı çok seviyorum. Yönetmen ve Editör ile birlikte çalışarak tüm bu sahneleri bir araya getirmek ve hikâyeyi akıcı, ilgi çekici ve eğlenceli bir şekilde ilerleten bütünlüklü sahneler oluşturmak da benim için büyük bir zevk. Bu süreç, adeta bir Lego setini birleştirmek gibi ve en büyük keyfi tüm aşamalarında yaşıyorum. Tek bir favori kısmı seçmek gerçekten zor!
Şimdiye kadar çalışmaktan en çok keyif aldığınız yapım hangisiydi? Bu projeyi sizin için özel kılan şey neydi?
Win or Lose üzerinde çalışmak gerçekten harika bir deneyimdi! Bir uzun metrajlı filme kıyasla çok küçük bir ekibimiz vardı, bu da bizi son derece iş birliğine dayalı bir çalışma ortamına yönlendirdi. Üstelik, tüm yapım süreci pandemi sırasında gerçekleşti! Herkes evden çalışıyor olmasına rağmen, ekibimiz her zamankinden daha bağlıydı. Yönetmenlerimiz Carrie Hobson, Michael Yates ve yapımcımız David Lally inanılmaz derecede güven veren ve teşvik edici insanlardı. Hem prodüksiyon sürecimizde hem de yaratıcı anlamda sınırları zorlamamız ve yeni fikirler denememiz için bizi cesaretlendirdiler. Bu, projeyi inanılmaz eğlenceli hale getirdi ve bence izlerken bu enerji gerçekten hissediliyor.
3) Pixar’da birçok yetenekli isimle çalışma fırsatınız oldu. Sizin için birlikte çalışmak en keyifli olan kişilerden biri kimdi ve bunun sebebi neydi?
Pete Docter ile çalışmaktan gerçekten büyük keyif aldım. Dört uzun metrajlı filminden üçünün yapımında yer aldım ve bunlardan ikisinde onun görüntü yönetmeni olarak görev yaptım. Filmleri her zaman yenilikçi, eğlenceli, duygusal ve düşündürücü olmuştur. Bunun yanı sıra, tanıyabileceğiniz en nazik insanlardan biri.
4) Bugün geriye dönüp baktığınızda, çalıştığınız yapımlardan bir sahnede farklı bir dokunuş yapmak isteseydiniz, bu hangi sahne olurdu ve neyi değiştirirdiniz?
The Incredibles filmindeki açılış araba kovalamacası ve kedicik Squeaker’ın kurtarılma sahnesini yeniden ele almayı çok isterdim. Bu, yapım aşamasına giren ilk sahneydi ve yönetmen Brad Bird, storyboard’daki sahne düzenine ve zamanlamaya sadık kalmamı özellikle istedi. Bu yüzden birçok kamera hareketinin biraz fazla hızlı olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, storyboard ile uyum sağlamak için 3D setlerimizde pek çok teknik hile kullanmak zorunda kaldık, bu da bazı sahnelerin yapay ve bilgisayar üretimi gibi hissettirmesine neden oldu. Filmin sonunda yer alan ve en son çektiğimiz büyük savaş sahnesiyle kıyaslandığında ise tamamen farklı bir süreç yaşadık. Üretim sürecine geçmeden önce hikâye ekibiyle yakın çalışarak tüm sahneyi önce 3D olarak ön görselleştirme şansı buldum. Bu sayede kamera hareketleri, lens seçimleri, kompozisyon ve sahne düzeni çok daha doğal ve organik hale geldi.
Pixar, farklı kültürleri ve ülkeleri keşfeden birçok film yapıyor. Gelecekteki projeler için hangi ülkeyi veya kültürü keşfetmeyi isterdiniz? Bunun özel bir nedeni var mı?
Çinli biri olarak, Asya kültürünü daha fazla yansıtan filmler görmeyi çok isterim. Ancak, yönetmen Domee Shi ile birlikte kısa filmimiz Bao üzerinde çalışma fırsatı bulduğum için zaten inanılmaz derecede minnettarım. En sevdiğim yönetmenlerden biri, Japon sinemacı Yasujiro Ozu’dur ve Bao‘nun sinematografisi, onun kendine özgü görsel tarzına bir saygı duruşu niteliğinde.
Her konukla röportajımızı klasik bir soruyla bitiriyoruz: En sevdiğiniz Disney filmi hangisi? Sizin için bu soruyu Pixar olarak sormak daha doğru olur sanırım. 🙂 Favori Pixar filminiz nedir ve bunun sizin için özel bir anlamı var mı?
Coco, benim en sevdiğim Pixar filmi. Sadece görsel olarak büyüleyici ve duygusal açıdan zengin olmasıyla değil, aynı zamanda aile, kökenler ve atalara duyulan saygı temalarının Çin kültürümle derinden örtüşmesiyle de benim için çok özel bir film.
Röportaj/Çeviri: Su Karacan






