Prensesler! Yıllardır prenses hikayeleri çoğu zaman yalnızca aşk ve kurtuluş üzerine odaklanan basit anlatılar olarak görüldü. Ama gerçekten bu kadar mı? Bu seride, Disney prenseslerinin animasyon dünyasına dalarak, her bir prenses hikayesinin derinliklerine iniyor; onların içsel yolculuklarını, hayallerini ve dönüşümlerini keşfediyoruz.
Prenses denildiğinde akla ilk olarak Charles Perrault’ın meşhur Cinderella versiyonu gelir. Birçok rivayete göre bu masalın çok daha karanlık versiyonları vardır. Örneğin, Grimm Kardeşler’in Küller İçindeki Kız (Aschenputtel) adıyla bilinen versiyonunda; üvey kardeşler ayakkabıya sığmak için ayaklarının bir kısmını kesiyor, düğünde gözleri kör oluyor ve en sonunda aile cezasız kalmıyordu. Ama biz bu seride, Disney’in kurduğu büyülü dünyayı inceleyeceğiz.
Disney’in Cinderella’sı, basit bir peri masalından çok daha fazlasıdır. Hem bireysel hem de toplumsal olarak insanlara umut veren, zamanın ötesine geçen bir hikâyeye dönüşmüştür. Günümüzde bile bu hikâye, “herkesin bir peri annesi olabilir” hissiyatıyla yaşamaya devam ediyor. Bu nedenle, Cinderella, sadece Disney’in tarihinde değil, sinema tarihinde de kalıcı bir yere sahiptir.
1937’deki Snow White and the Seven Dwarfs ve 1940’lardaki Dumbo gibi filmlerden sonra, İkinci Dünya Savaşı boyunca Disney’in animasyon filmleri, daha az dikkat çeken “paket filmler” ile sınırlı kaldı. Ancak 1950’de Cinderella, Disney’in tekrar bir gişe başarısı yakalamasını sağladı. Bu film, stüdyonun yeniden ayağa kalkıp “Altın Çağı” olarak bilinen döneme girmesini sağladı.
Cinderella, sadece bir peri masalı olarak değil, kültürel bir ikon olarak da çığır açtı. Modern uyarlamalardan giyim tasarımlarına kadar sayısız alanda etkisini göstermeye devam ediyor. Prensesin dönüşümü, çocukluktan yetişkinliğe geçişin ve zor durumlarda bile umudun korunmasını simgeliyor. Sabredersen ve iyi biri olursan her zaman bir mutlu son vardır umudu. Günümüzde bile bu hikâye, “herkesin bir peri annesi olabilir” hissiyatıyla yaşamaya devam ediyor. Çoğu zaman mucizeler kapımızı çaldığında, peri annesiyi bir metafor olarak simgelemiyor mu sizce de?
”Masallar sadece yakışıklı prensleri bulmak hakkında değildir” der 2004 yapımı A Cinderella Story filminde. Cinderella, yalnızca evlenmeyi amaçlayan bir karakter değil, aynı zamanda hayal kuran ve bunun için cesaretle mücadele eden bir figür olarak tasvir edilmiştir. Özellikle modern uyarlamalarla bu özellik daha da vurgulanmıştır. Bu da, hikayeyi basitleştirilen bir “prensle evlenme” temasından çok daha fazla olduğuna dikkat çekiyor.






